Türkiye’nin en köklü ve dünyada en çok tanınan fuarının temeli, aslında henüz cumhuriyetin bile kurulmadığı bir tarihe uzanıyor. Yani 17 Şubat 1923’e… Yeni devletin ekonomisi için çok önemli olan o kongrede, yerli malların sergilendiği bir panayır fikri doğdu. O fikir, 9 Eylül 1927 günü gerçekleşti. O panayırın afişi işte böyleydi:
9 Eylül Panayırı, 1935 yılında son kez açıldı. Çünkü bu tarihten sonra, Büyük İzmir Yangınıyla moloz yığınına dönen eski mahallelere inşa edilen Kültürparkın içinde, başka bir döneme evrilecekti. Panayırın adı, artık Enternasyonal ya da Arsıulusal İzmir Fuarı olacaktı. Temel atma töreni, 1 Ocak 1936’da yapıldı. O günden kalan fotoğrafsa işte bu:
İzmir’in çok kötü durumdaki bu harap bölgesini kültürparka çevirme yolunda en büyük pay, kuşkusuz Belediye Başkanı Behçet Uz ve yardımcısı Suat Yurtkoru’ya aitti. Yurtkoru, gazeteci sıfatıyla gezdiği Moskova Kültürparkından çok etkilenmiş, Uz da bu fikrin gerçekleştiricisi olmuştu. Olağanüstü uğraşlarla, dönemin Moskova Belediye Başkanı Bulganin’in görevlendirdiği mimarların tasarımıyla, 1936 yılında tamamlandı Kültürpark… O moloz yığını, tamamen ağaçlandırıldı. Tam bir seferberlik gibiydi.
1 Eylül 1936 tarihi, İzmir için çok sevinçli bir gün oldu. O gün, Kültürpark’a kavuştu İzmirliler. Başbakan İsmet İnönü, çarpıcı bir konuşma yaptı. Hayatının en büyük projesini gerçekleştiren Behçet Uz ise konuşmasıyla hemşehrilerini gözyaşlarına boğdu. Önemli bir isteği de vardı: Fuarların Kültürpark’tan ayrı alanlarda yapılması. İzmirlilere vasiyeti de bu olmuştu. Bu vasiyeti, uzun yıllar sonra, Fuar İzmir projesiyle hayat bulacaktı.
O günlerde, enternasyonal kelimesi de henüz kullanılmıyordu, arsıulusal deyimi tercih edilmişti. Açılış coşkusu, fotoğraf karesine böyle yansımıştı. Lozan Kapısı önünde yapılan coşkulu törenle başlayan o ilk fuara Mısır, Yunanistan ve Sovyetler Birliği’nden 48 yabancı kuruluş, 32 il pavyonu ve 45 yerli kuruluş katıldı.
1937 ve 1938 fuarlarıysa, çok daha coşkuluydu. Hayvanat Bahçesi, Paraşüt Kulesi bu yıllarda inşa edildi. Özellikle Paraşüt Kulesinin önemi büyüktü Kültürpark’ın işlevsellik kazanmasında…
Gelgelelim, dünya savaş yıllarının eşiğindeydi. İzmir Fuarı, 1940 ve 41 yıllarını zararla kapattı. 1942 yılındaysa, hükümet kararıyla Fuarın açılmamasına karar verildi. Ama 1943’e gelindiğinde, İzmir Enternasyonal Fuarı, çok önemli bir işlevi üstlendi.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkelerini benimseyen İzmir Fuarı’nda, Dünya Savaşı’nın karşıt cepheleri buluştu. Bir yanda süregiden savaş, bir yanda barış mesajını dağıtan bir fuar…
1943’te fuara Nazi Almanyası, İngiltere, İtalya, Bulgaristan, Filistin, Hindistan, Macaristan ve Romanya katıldı. O yıl fuarı 1.016.533 kişi gezdi. Oldukça ilginç bir durumdu. Açılış resepsiyonunda Macaristan Büyükelçisi Jean Vörnle bu gerçeği söyle anlatmıştı:
“Öyle bir devirde yasamaktayız ki, toplar bütün dünyada gürlemektedir ve Türk devlet adamlarının zekası sayesindedir ki, başka milletlerin fuarları kaldırmak mecburiyetinde oldukları bugünlerde Türkiye, Fuar ile meşgul olabilmektedir.”
Ancak savaş birçok ülkeyi perişan etti. O yıldan sonra 1947’ye kadar Avrupa ülkelerinin aklına fuar gelmedi. O yüzden de, 47’ye kadar “milli mahiyette” açabildi kapılarını İzmir Fuarı. Tabii bu eski zamanlarda, fotoğraflar siyah beyaz da olsa, çok renkli fuar yılları yaşandı. Örneğin, “Fennin mucizesi” denilen Alman yapımı “Cam Adam”, İzmir Fuarı’na getirildi. Bu, yeni keşfedilen selüloz asetat maddesinden imal edilen, insan vücudunu anatomik olarak sergileyen bir heykelden başka bir şey değildi ama dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Ve şimdi İzmir’deydi.
İşte Fuarın içinde sergilendiği bina da böyle hazırlanmıştı. Cam Adam gibi önemli bir tıbbi eserin İzmir’e getirilmesi, halkın sağlık ve özellikle salgın hastalıklar konusunda bilinçlendirilmesi adına çok önemliydi.
İzmir Enternasyonal Fuarı her geçen yıl daha da fazla önem kazanmaya ve ünlenmeye başlamıştı. 50’lerden itibaren eğlence kültürü de gelişiyordu. Göl, Mogambo ve Adını Zeki Müren’in verdiği Manolya gibi gazinolar, ünlü sanatçıları görmeye gelen İzmirlilerle dolup taşıyordu.
Çocuklar içinse rengarenk, ışıl ışıl lunapark kadar değerli bir şey daha vardı. Fuarın her yerini turlayan, minyatür bir tren. Çok fazla fotoğrafı maalesef yok.
Şimdi onun geçtiği yolda, tartan koşu pisti bulunuyor.
İzmir Fuarı, Türkiye’nin teknolojiyle ve yepyeni tasarımlarla buluştuğu en önemli yerlerdendi. 1969 yılı fuarı, ilginç ürünleriyle dikkat çekiyordu. İşte Finlandiya yapımı bu koltuk gibi…
Masaj koltuklarıyla da ilk kez fuarda tanıştı İzmirliler…
Ama “yine” en büyük sükse, İsraillilere aitmiş. O günkü gazeteler öyle diyordu.
Kültürpark, İzmirli çocukları “zoo” kelimesi ile de tanıştırmıştı. Yani Hayvanat Bahçesiyle. O hayvanlarla büyüyen birçok çocuk, Kültürparka ya da Fuara her gidişte gördükleri o hayvan dostlarını şimdi buruk bir tebessümle anıyor. Pak Bahadır’ı da öyle. 59 yaşında, bir ameliyat sırasında hayatını kaybeden İzmir’in ünlü fili, fuarın da en bilindik sembollerindendi.
Lunapark ise, yıllar boyu Türkiye’nin en büyük eğlence parklarından biri oldu. O coşku, şimdi de devam ediyor. Kahkaha aynaları artık olmasa da, yine kahkahalar yükseliyor Lunaparktan Kültürpark semalarına…
Aslında, o yıllarda İzmir Fuarı’nı İzmirli bir çocuğun gözünden resmedebilsek, sanırız ortaya böyle bir resim çıkardı. İçinde Bahadır’ın da, Lunapark’ın da olduğu…
Kültürpark şimdi 1936’da ağaçlandırılan o moloz dolu bölgede gelişen, koca bir akciğer oldu şehrin ortasında. Her yıl ilmek ilmek örülen bir park, “bu şehirde sergiler, fuarlar kurun” talimatıyla bir kültürün öncüsü olan Atatürk’ün de bize mirası oldu. Anılarımızla dolu bir fotoğraf albümü gibi oldu Kültürpark, hatta çocukluğumuzun ta kendisi oldu. Ve İzmirli tüm çocukların bu bilinci yaşatabilmesi, en büyük miraslardan biri olacak İzmirliden İzmirliye kalan…
85. İzmir Enternasyonal Fuarı, kapılarını 26 Ağustos’ta açacak, 4 Eylül’e kadar açık kalacak.
Kaynak:izmirist.com